Cemre ile birlikte dikmeye başlamıştık İlknura mutfak önlüğünü Ali ile tamamladık :) Sonra bir koşu gidip İlknura hediye ettik yeni mutfak önlüğünü. Bu arada İlknur da bizim için pancarları haşlamıştı.
Atölyenin yangın merdiveninde soğuttuk bir miktar pancarları. Pancarın haşlandığı suyu bir kovaya koyduk pancarların kendisini başka bir kovaya.
Pancarlar önümüze gelmeden
pancar nedir acaba? diye konuştuk önce. Zeyno dedi ki: bir çiçek.
Ardından pancarlar düştü önümüze, kokladık, dokunduk, tattık, mıncıkladık. Pancarın kabuklarını elimizle ayıkladık. Pancarları koyduk kenara. Ardından atölyede buldugumuz püskülleri pancarın suyuna banıp resim yapmaya başladık. Arada yedik pancarları, parmaklarımız yaladık, pancarın suyu sıcak geldi üfledik karştırdık ara ara. Sonra aldık pancarları elimize ve başladık pancarlarla resim yapmaya. Yine arada yedik arada resim yaptık. Ellerimiz boyandık, kıyafetlerimize pancar suyu sıçradı. Eve götürüp bu yeni kalemlerle resim yapmaya devam etmek istedik. Ama öğlen yemeği zamanı gelmişti bile. Bir kısım pancarı sınıfa götürdüler Ali, Kuzgun, Lidya, Timur, Mustafa ve Özge arkadaşlarıyla paylaşmak için. Biraz pancar ayırdık daha sonra kullanmak için. Bir de pancarın kabuklarını elimizde un ve tutkalla dürüp büküp kurumaya bıraktık. Bakalım nasıl bir şey olacak...
